9 Kasım 2009 Pazartesi

Eskilerden Kalma "GDO"


Haliyle panik halindesiniz... “Nasıl anlarız? Genetiği değiştirilmiş organizma yemekten nasıl kurtuluruz?” filan.Şöyle...
Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.
Ne verirlerse...
Onu yiyeceksiniz.
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için... İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan! Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu. Tahin-pekmezi “köylü işi”, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları “modernite” sandığınız için, daha 10 yaşında ayıya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.
Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak? İstanbul'un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir'de, Antalya'da, Adana'da evde salça yapmak?
Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye... İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabız... Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun... Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun... Ne işe yaradı senin pazara gitmen?
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun... Brüksel lahanası yiyerek mi AB'ye gireceğini sanıyorsun?
Çin'den bal getiriyorlar mesela... Taaa Arjantin'den, Meksika'dan bal getiriyorlar. Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin! Ben iddia ediyorum... Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli'de, Pervari'de terör bile azalır, terör bile.
Uzatmayayım.
Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA'sını değiştirdi!
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz


HALİYLE İKİNCİ YAZIDA VAR TABİ GDO İLE İLGİLİ :)
Genetiği değiştirilmiş organizma: Balıklı domates, böcek ilaçlı patates filan... Bağışıklık sistemini çökertir.
Genetiği değiştirilmiş politikacı: Takunya geni zerk edilmiş eski Atatürkçü, DNA'sına Hepimiz Ermeniyiz şırınga edilmiş çakma ülkücü, Amerikancı dinci, takkeli solcu, Euro kokulu liboş... Alışıklık sistemini güçlendirir, bağımsızlık sistemini çökertir.
Genetiği değiştirilmiş gazeteci: Bi bakarsın demokrat, bi bakarsın darbeci, bi bakarsın, a-aa, cemaatçi... Köksüz ve omurgasız olduğu için, akredite geni direkt cüzdana monte edilir. Yılışıklık sistemini güçlendirir, sırnaşıklık sistemini özendirir, namuslu vatandaşın bünyesinde
alerji yapar.
Genetiği değiştirilmiş gazete: Sahibi Ali'yken manşetleri başka açar, hazım zorluğu yaratır, şak, el koyarsın, Ali'nin külahını Veli'ye giydirirsin, sahibi Veli'yken başka açar. Logo aynı kaldığı için, bilinçsiz tüketicinin ruhu bile duymaz, hazmı kolay olur.
Genetiği değiştirilmiş bürokrat: Biyoteknolojiye gerek yoktur, o işini bilir. Raf ömrü uzundur. Güneşe döner gibi iktidara döner, mevsimine göre çiçek açar, bu mevsim badem mevsimi mesela... Badem açmamakta direnenler, kımıl zararlısıdır, ayıklanır, tarla mümbit olur.
Genetiği değiştirilmiş profesör: Tohumları Amerika'dan gelir, vakıf üniversitelerine ekilir, öğrenci fidanlarına aşılanır. Yerli tohumdan doçent bile yapılmazken, bunlar aniden boy verir... Etiketine ambalajına kanıp yersen, zamanla reflü yapar, kusma hissi verir.
Genetiği değiştirilmiş işadamı: Aslanım kaplanım diye kükrer, kesersin ihale genini, kuzu olur, kuzu...
Genetiği değiştirilmiş terörist: Omuzundaki Kalaşnikof genini çıkartıp, yakasına karanfil genini takarsın, çiçek gibi olur...
E çiçek ithalatı zaten serbest.
Genetiği değiştirilmiş seçmen: Sindirim sistemi mi çalışmıyor, verirsin cop genini, sindirir. Acıktı mı, bırakırsın kapısına koliyi, doyar. Üşüdü mü, yığarsın kapısına kömürü, ısınır. Beyin sistemi mi çalışmıyor, dokunmazsın, bırakırsın organik büyüsün.
SON DAKİKA NOTU...
Genetiği değiştirilmiş demeç: Başbakan çıktı, “Ben aşı maşı olmam kardeşim” dedi. Hadi cümleten geçmiş olsun, bundan sonra kimse ölmez domuz gribinden...
Domuz bile ölse, “zatürree” derler artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder